5 Haziran 2012 Salı

Bir sosyolog olsam ne hissederdim?
Ya da olmak istediğim şey.tamamlanmış hissedermiydim ozaman ya da tam olarak nasıl hissederdim çok merak ediyorum.
Çok başarılı,çok ünlü,evli,çocuklu,çok güzel,çok çekici,çok komik,çok mutlu.. insanlar nasıl hissederler bir fikriniz var mı?
Ben berbat hissediyorum da.bok gibi.iyi hissetmek üzereyken iyi olan neyi varsa sikilmiş biri gibi.
Düşünmek kötü,düşündükçe bambaşka girdaplara taşınmak.
Bu sizede oluyor değil mi? düşündükçe içinden çıkılmaz pislikler içine giriyorsunuz. Bilinç altı toplanıp geliyor size doğru.
düşünmeyin,ağlamayın,gülümseyin,geçin.

21 Nisan 2012 Cumartesi

.. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz.Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.
Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız.Bir amacımız ya da yerimiz yok.ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı.bizim savaşımız ruhani bir savaş.
en büyük buhranımız hayatlarımız.
Televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık.
Ama olmayacağız.bunu yavaş yavaş öğreniyoruz. Ve bu yüzden çok çok kızgınız.

-fight club
Aşk ne ünvan tanır ne zenginlik.
Bir kraliçeyle kralı oynayan bir soytarı arasında da alevlenebilir.
Her aşk kendi içinde değerlenir.
Çünkü reddedilen aşk Tanrı’dan aldığımız ruhu köreltir..

 - Shakespeare in love

6 Nisan 2012 Cuma

http://fizy.com/#s/1i7scp
iyi geliyor,
belki ve bazen.

Bilmiyorsun.

İstenmemek,fazlalık olmak ya da fok balıklarına bile şükrettirecek kadar yanlız olmanın ne demek olduğunu sanırım iyi biliyorum.
Her an her yerde her sosyal mecrada yanlızlıktan dem vuran klışe timlerinden olmak istemiyorum.
Öyle izlenim vermek.
Ama öyle değil.
Yanlızlık sizin bildiğiniz gibi değil sizin anladığınız kadar değil.
Eksiklik ve fazlalık.
Kendinde kendi muhtaç olduklarından yana eksiksin.Ama diğer herkes için fazlalık.
Hepinizi sikiyim.Hepinizin dopdolu hayatlarını sikiyim.
Şükretmeyişlerinizi ve gözlerinizin doymayışını sikiyim.
Mutluluklarınızı sikiyim.

Fazla Üstelemeyin bu dünyada yanlızım.
-Nilgün Marmara

5 Nisan 2012 Perşembe

Keşke demiyorum,gelmen gerek.

gel ARTIK geç kalıyoruz sıkıldım insanlardan.

Açıkcası;

Bencil olmak zorunda oluşunuz sizi kötü biri yapmaz açıkcası.Kendinizden başka kimsenizin olmayışı sizi kötü biri yapmaz. Hayatın size sundukları sonrasınki hiçbir haliniz sizi kötü bir insan yapmaz.
Peki ne sizi kötü bir insan yapar?Sizi nelerin kötü bir insan yapabileceği konusuna en iyi ben cevap verebilirim çünkü çevresindeki insanları bütün gerçeklikleriyle birlikte gören nadir insanlardanım.Hayır bu bi yetenek değil getiri,konum..İnsanların hayatlarındaki konumum beni onları görmeye itiyor.Beni 'gerçekten kötü insanlar varmı' sorularının tamamına cevap uygulamalı olarak cevap bulmaya itiyor.
Ben bencil olabilirim.BENCİL OLMAK ZORUNDAYIM.ama hiç kötü bir insan olmadım.

her neyse konumuz bu değildi.
Konumuzun ne olduğunu sorarsınız bunu bende tam olarak bilmiyorum açıkcası.
Ben napıyorum ne olmaya çalışıyorum,neyin,kimin yolundan gidiyorum.ya da sadece NEREYe GİDİYORUM bilmiyorum.


Amaçsız,umarsız,plansız yaşanmaz söylemlerinin tamamına tepki olarak doğduma inanıyorum.
Kominist,faşist,anarşist ya da her neyse.
Bişeyler olmaya karar verdim.zira amaçsız yaşanmıyor dostlar.
Sürekli bişeylere tepki gösteren,bişeyleri protesto eden,her yeni günde durmadan bişeyler hatırlatma çabalarında olan insanlardan kesinlikle hoşlanmam ama bi çok konuda şekillenmiş fikir ve görüşlere sahip olmadığımı farkettim.
Film izlerken,kitap okurken,yolda yürürken ya da arabayla giderken.
Artık dış dünyada olup bitenlere duyarsız kalmamam gerektiğini telkin eden bişeyler var gibime geliyor.
Fakirlik ve zenginlik kavramlarından nefret etmeye başladım.
Sıcağın altında cebim,elim kolum doluyken bile keyfim yerinde değilken,onca arabanın,onca insanın içinde onlara bişeyler satmak için uğraşan ak saçlı amcalar ya da teyzeler ya da küçük çocuklar canımı sıkıyor.
Artık canım sıkılıyor.
Dünyadaki düzenden canım sıkılıyor.
Birilerinin daima başarılı olmasından,birilerinin daima geride kalmasından sıkılmaya başladım.
Para-mal-mülk içinde yaşayıp ölenlerden sıkıldım.
Görünmez kast sistemlerinden sıkıldım.
Ayırımlardan,ırkçılıktan,savaşlardan,öldürülen çocuklardan,haksızlıklardan,kısıtlı özgürlüklerden,bedavacılardan,torpil dayılarından.. sıkıldım hepinizden.

1 Nisan 2012 Pazar

Kusuş.

Öncelikle teyzecim kesinlikle inandırıcı değildin.
Hiç inandırıcı değildin.Hele ağlarken,kurban olurum falan derken hiç değildin.
Bunları zerre utanmadan yada kötü hissetmeden söylüyorum evet çünkü sizin ne denli haset dolu insanlar ne denli kin dolu olduğunuzu iyi biliyorum.
Yalanı iyi söylersiniz.Bana 'bencilsin' derken bencillik bayrağını taşırsınız.
Hayır yapmak zorunda değildin.Yapmak zorunda değildin-iz.
Bana iyi hissettirmek,yanımda olduğunuzu falan belli etmek yada en çok acıdığınızdan bu şekilde davranmaya devam etmemelisiniz.
Hiç birşey söylemeyip herşeyi biriktirişlerinizin ardından ben daha çok hırpalanıyorum daha çok üzülüyorum hiç beklemediğim bir anda alakalı alakasız cümleler duyuyorum.Yutamadığım ama yutmak zorunda kaldığım şeylerle burun buruna geliyorum.
Yalvarıyorum yapmayın,beni kayırmayın.Benimle olan derdiniz sıkıntınız kininiz nefretinizi içinize atmayın.
Aman kırılır aman üzülür diye biriktirmeyin.
Bu da bir nevi kullanmaktır,kullanılmaktır bana kalırsa.
Kendinizi iyi hissetmek,iyi insan olduğunuza inandırmak için mi yapıyorsunuz bunu? Bu şekilde davranarak,yalandan tavırlarlarla yalandan gülümsemelerle beni daha da itiyorsunuz kötü olan ne varsa onun içine.Beni daha da hırpalıyorsunuz.
Gün geçtikçe savaşmam gereken insan sayısı cephe sayısı ya da her ne denirse artık,işte o çoğalıyor.
Hepiniz ayselmişsiniz gibi,gidin başımdan!

4 Mart 2012 Pazar

Nilgün Marmara her zaman haklı değildi.Tanrı daha sonrasında çekeceğimiz acılar için bizlere sunduğu mutlu günleri o'na ya hiç sunmamıştı ya da Nilgün gerçekten iç ağrılı bir kadındı ve göremedi,mutluluğu göremedi.
Mutlu olmayı bilemedi.Sadece bir ön hazırlık,çekilecek olanlara,yaşanılacak acılara bir ön hazırlık dahi olsa bu mutlu günlerim mutlu olmayı seviyorum.Mutlu günleri seviyorum.Tanrı'yı bana verdiklerinden çok vermedikleri için seviyorum.Çünkü eğer benden hiçbirşey almamış olsa ve bana herşeyi vermiş olsaydı bu onu Tanrı yapmazdı.Adalet bu olmazdı.Ona yakın olabilmem içi neden kalmazdı.
Beni yakınlarında bir yerlerde hissetmeyi istediği için şanslıyım.
Bu şekilde olması beni ancak O'na yakın tutar.

..
Oradan bakınca fazla bohem görünecek biliyorum ama,tavan arasındaki odamda kahvem,sigaram ve kitabımla başbaşayken hemde bu kitap gabriel garcia marquez'in 'benim hüzünlü orospularım' iken,aklıma Nilgün girdi bi anda.İlk yaptığım şiir incelemesi onun şiirlerinden biriydi.
O farklıydı,o biliyordu ve bu yüzden gitti.

maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın
hepiniz mezarısınız kendinizin..
nilgün marmara
Kadın olsun,erkek olsun kişi iyi bir romandan zevk almıyorsa dayanılamayacak kadar aptal olmalı.
|Jane Austen

13 Şubat 2012 Pazartesi

Senin Allah Belanı Versin.

Senin karaktersizliğinin,
senin varsaydığın adamlığının,
senin yeminlerinin,
senin gözyaşlarının,
senin ağzından çıkan her güzel sözcüğün,
senin şefkatinin,
senin zaaflarımla oynayışlarının,
senin dengesizliğinin,
senin haysiyetsizliğinin,
senin kendinin bilmezliğinin,
senin utanmazlığının,
senin bu yaşa gelmiş ama hala bir baltaya sap olamayışının,
senin beni aptal yerine koyuşlarının,
senin beni yok sayışlarının,
seni beni köpek edişlerinin,
senin hayatıma göz dikişinin Allah belasını versin.
Senin Allah belanı versin,adam.
Hep mutsuz ve daima mutsuz olman dileğiyle.
Yoksun bu günden itibaren ve asla olmayacaksın.

8 Şubat 2012 Çarşamba

Ödestik!



Beni aramamalı ve kesinlikle altüst etmemeliydin.
Beni aradın ve mahvettin herşeyi.
Unutmuşluğumu,geriye itmişliğimi herşeyi sildin.Aylar sonra sesini duydum ve uçup gitti herşey.
Herşeyin öyle bitmeyeceğini,ikimizden birinin buna izin vermeyeceğini biliyordum.
Ama böyle olmamalıydı, böyle de olmamalıydı.
Beni sana o lafları edecek hale getirmemeliydin sevgilim,her ne yapmış olursan ol sana öyle şeyler söylememeliydim.
O lafları etmek,öyle şeyler söylemek sana yakışır.
En ufak şeyde benim insanlığıma bile laf uzatmak senin işindir sevgilim.
Beni sen bu hale getirdin,seni sen bitirdin içimde.
Benim tüm o lafları etmeye sen zorladın,sen istedin tüm olanları.
Canım yandı,bende kırıldım,bende parça parça oldum ama ödeştik.
Evet sanırım artık ödeştik sevgilim.
Beni bir daha arama.


Bir Telefon Görüşmesi.


-aklım kadar ötedeyim , sense benden beethoveen kadar uzakta
tebliğ ediliyoruz sanki susuzluğa ve uykusuzluğa , sahi saat kaç
-sahi sular vardı
sular bizi korkusuzca sularlardı karanlıkta ilahi taşları sever gibi
neden aradın beni , kaybolmadım ki
arama bir daha , ararsan kaybolursun korkularında
-ben kaybolursam sen sensizliğinden suçlu olursun , suçla avunursun
herkes çekildi
şimdi herkes yeniden çekilecek ve mavi bir şey kalacak ağzımda
- bana ağzını ver
ağzımla örteceğim içimdeki uçurumları , kimse düşmesin
kimse üşümesin diye örteceğim ağzını dudaklarımla
ceylanlar öldü mü martılar gömer çünkü onları uykulara
- bunlar nasıl kolay kelimeler , kolay sesler , kolay yalanlar ,
kolay trajediler
kolajı yarım bırakılmış , tasviri ertelenmiş ürpertiler
beni arama bir daha
- bir daha sen arama beni , beni arayacaksa polis arar sokaklarda
it arar , düş arar
keskin ve allahı olmayan bir cehennem arar kendimde bulacak olursa
bir kırık ilhan irem plağı ver bana
- hayır , asıl sen arama
aranan ve bulununca ortadan kaldırılacak bir acıyım ben
acıyan bir şeyim ağrının ortasında varlığından devasa
elimdeki plakların bir yüzü silinmiş , sadece çığlıklar var orada
- o zaman kimse aramasın bizi , seni de aramsınlar , beni de
ulaşamasınlar tedirgin saldırganlığımıza
içimdeki rüzgar kanıyor , kan rüzgardan değil efkardan akıyor ince ince
- telefonu kapatmak zorundayım , biri kapıyı çalıyor gecenin bu yarısında
belki birileri de binayı kuşattı , numarası silinmiş tüfekler var omuzlarında
- omuz dedin , omuzlarımı da aramsın kimse , oradan uyumuştun birkaç kere
delil bulurlar , deli bulurlar , bizi bulurlar belki omuzlarımda
-telefonu kapatmak zorundayım , biri kapıyı kırdı bana usul usul yaklaşmakta
belki birileri de yüzümü kuşattı , evin her yeri baştan aşağı sancımakta
- ciddi söylüyorum beni bir daha arama , ruhumu arama
yasak belge arıyorsan kalbim , uyuşturucu arıyorsan adın var sadece ardımda
- telefonu kapatmak zorundayım , biri aşkıyla ban kurşun sıkmakta
belki birileri de beni sevebileceğini fark etti , bedenim slogan oldu meydanlarda
-telefonu asıl ben kapatmak asıl ben zorundayım asıl
yuttuğum haplar şiddetle patlamakta
sen buna lüzumsuz intihar diyeceksin sanırım
ama lüzumlu bir narkozdu ömür boyu sürecek aslında..
bir daha beni arama..
- sen de arama aslında..
- arama lütfen..
- ne olur sen de arama..
- bir daha ki peygambere kadar
söz
asla !
sen de..
- arama !
..ama aslında.

 -Küçük İskender




6 Şubat 2012 Pazartesi

Bu benim için.


'Alınmıs yeni kararlar' temalı yazı

'Şuanda intihar etmiyorsam bu tamamiyle; belki bi kazaya kurban giderim diye ümit ettiğimdendir '
Diye düşüp durdum tüm hafta boyunca.
Kötü,gerçekten kötü zamanlar geçiriyordum.
Ancak bu gün merak ediyorum,nedir birdenbire bütün karanlıkları aydınlatan?
Nedir herşeyi yakıp yıktığı gibi silip götüren,iyileştiren?
Onunla,onunla ve onunla da.
Hatta diğeriyle de.
Hepsiyle başedeceğim.
Hiçbiri olmadan,bol kitaplı bol müzikli bol filmli ve en önemlisi bol huzurlu günlerim olsun.
Öpücükkk.



4 Şubat 2012 Cumartesi

Bu bir farkına varıstır.

Bu postu gecenin bu saatinde hazırlıyorum çünkü ben gelinlik ve düğün hayallerim olmadığını,
şimdiye dek arkadaşlarımla hiç gelinlik ve düğün hayallerimi kurmadığımı farkettim.
Bilgisayarımda bir dosyanın içinde gizliden gizliye sakladığım gelinlik modelleri ya da düğünlerle ilgili hiçbirşey yok.
Kendi kendime bile hiç düğün hayali kurmuyorum.Evli olmanın hayalini kurmuyorum.
Çocuk hayali kurmuyorum,annelik hayali kurmuyorum.
Gelin ve anne olmak öte de dursun birinin eşi olmayı istiyormuyum onu bile bilmiyorum!
Tamam kurulu bir düzenim olsun,artık göçebelikten kurtulayım,
kendime ait bir evim herşeyin bana ait olduğu bir yerde olayım istiyorum ama sanırım bu evlilik değil.
İstediğim bu yeri bir başkasıyla paylaşmayı da istemiyorum sanırım.
Sevimli bebek fotoğraflarını gördükten sonra sadece gülümseyip bir kaç saniyeliğine sevimli olduklarını düşünüyorum hepsi bu,iç geçirmiyorum.
Herşey bir yana ben düğünleri ve düğünlere gitmeyi de sevmiyorum.
Lütfen durun,bu bir bunalımlı,asi,ergen,kuralların karşısında durmayı ilke edinmiş bir genç kız yazısı değildir!!
Tamam kuralların sevimli olduklarını ve onları sevdiğimi söyleyemem,
hatta evlilik,düğün,gelinlik ve benzeri şeylerin sevimliliğinden de bahsedebilirim ama sorun benim bunlara hayal olarak bile ne denli uzak olduğum.
Beni bunlardan uzaklaştıran,uzak tutan yada hiç yakın tutmamış olan nedir bilemiyorum.
Hayır tabiki erkeklerden hoşlanıyorum!
Karar:
En yakın zamanda arkadaşlarımla evlilik,
düğün,
gelinlik,
koca
ve benzeri şeyleri konuşup bunların hayallerini kurmaya çalışacağım.



Cumartesi sarkısı.

Angel beni uzağa götür.

3 Şubat 2012 Cuma

Benim dengemi bozmayınız!

Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
-Turgut Uyar


Derleyip topladığım ne varsa baltayalan,
dimdik olmak öte de dursun ayakta durmaya çalışıyorken benim dengemle oynayan,benim dengemi bozan herkese. 
Bu şiiri çok seviyorum.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Olmuyor.

Uyuyorum,güçlükle uyanıp güne başlıyorum.Gülümsemek zorundayım,herşey yolunda mesajı bekliyor tüm gözler.Mutluyum evet mutluyum,para beni mutlu ediyor.Onlar herşeyin yerli yerinde olduğunu düşünüyor ve evet para beni mutlu etmelidir.
Sonra yüzümü yıkıyorum sıcacık suyla,burada havalar çok soğuk bilmiyorsunuz.Uyandığımda hala kar yağıyordu.Sanırım bununla bile mutlu olmalıyım evet,buz gibi suyla hayatlarını idame etmek zorunda olan insanlar var.Sıra kahvaltıma geliyor,biliyorsunuz ne yediğimi önemsemem elime ne gelirse çıkarıyorum ağzına kadar dolu olan dolaptan.Doyayım ve şu öğünde geçsin yeter ki diyorum,bilmiyorsunuz.Sonrası zoraki gülümsemeler,zoraki muhabbetler,zoraki onaylamalar zoraki hak verişler.Sonrası bilgisayar kahve kitap film ve diğer tüm saçmalıklar.Bunları da bilmiyorsunuz.

Dışarı çıkmaya karar veriyoruz,aynaya bakıyorum kaşlarım uzamış.Zerre makyaj yapasım yok.
Saçma salak giyinip çıkıyorum,gittiğimiz yerde hiç kimse ben gibi değil.Çok eğreti duruyorum,görmüyorsunuz.
Yanımdaki ise bambaşka bir boyutta.İyice harab oluyor sinirlerim,eve dönüyoruz.
Bu ekrana dönmek istemiyorum,buradaki herkes görünürde yanımda ama gerçekte yok.Buradaki herkes daha mutsuz ediyor daha çok üzüyor aslolan hayatım mahvoldukça.
Korumalıyım kendimi kurtarmalıyım diyorum sanallaşmaktan,1245464. kez denemeye koyuluyorum,bilmiyorsunuz.
Arkadaşlarımı ve diğer tanıdıklarımı takip ediyorum gece olunca uzaktan,sessiz sedasız,yok gibiyim.
Yolunda görünüyor herşey onlar için.Kıyıma alınan hayat benimkisi.O'na dönüyorum tekrar, ben seni hiç unutmadım biliyorsun herşey çok farklıydı bu yıl,cevapsız kalmakla kalmıyor hıçkırıklara boğuluyorum.Bir yerlerde bir yanlış bir yolunda gitmezlik var,çözemiyorum.Siz yoksunuz ve bunların hiçbirini görmüyorsunuz.
Hayır,huzur ve benzeri şeyleri dileyebilmek için varlıklarını tatmış olmam gerektiğini düşünüyor,gene vazgeçiyorum.Hak ettiğim ve yıllardır beklediğimi elde etmiş olmamı neden bu şekilde geri aldığını merak ediyorum.Bu yaşadıklarımın sebeplerini.Sonra gene sizi özlüyorum.Beni de götürmeliydiniz giderken diyorum,görmüyorsunuz.




30 Ocak 2012 Pazartesi

Bu gece güzel sarkılar dinleyelim vol:2




Bugece can yakan ne varsa düşünelim.
Düşünelim çünkü hiçbiri geçmeyecek ve yok olmayacak.
Hal böyle iken en azından düşünerek kendi içimizde bişeyleri halletmiş oluruz.
Kötü olan ne varsa düşünelim ve güzel şarkılar dinleyelim.

Bugün günlerden Edip Cansever.


Günaydın.

Dışarı çıkıyorsanız dikkat! çiçeklerle karşılaşmayın
Ya da koklamayın onları, iyisi mi yüzünüzü örtün şapkanızla
Ya da düşünmeyin hiç, ben bakın öyle yapıyorum
Neden diyeceksiniz, insandaki sevgiliyi eskitiyor bu çiçekler
Güneşe benzetiyorlar adamı, masaya vurmuş koyun bulutlarına
Pek tuhaf! ben de sahanda yumurtayı kıskanırım
Beni seviyorsanız dikkat! köşe başındaki camcıya sorun
O ne derse doğrudur, dalga geçmeyin adamla
Üstelik beni sevmek haşlanmış pirinçleri beyazlatır
Günaydın!

-Edip Cansever

Gün aydın olsun sizlere.Bana henüz değil.
Aslında günüm resimde göründüğü kadar güneşli de değil.
Hava bu gün bol karlı ve oldukça soğuk.
Hata üzerine hata yapıyor,düşünmeden,tartmadan saçma sapan tavırlar sergiliyorum.
Bir ev,kurulu bir düzen,
ordan oraya sürüklenmeden devam ettirilen bir yaşam,
gereksiz insanlarla gereksiz münasebetlerle bulunmadan tamamlanabilen günler.
Bunu istiyorum,bunları istiyorum sadece.
Boğuluyorum,hiçkimsesiz ve hiçbirşeysizlikten.
Arkamda kimsenin olmaması insanlara bana karşı doğruları söylememe hakkını veriyor gibi.
Yada beni durmadan hırplama,incitme.
Nolur bırakın,nolur gidin hayatımdan.
Ben siz'siz de mutluyum ve siz olmadan da var olabiliyorum.
Ama nolur ben var olabilme çabama engel olmayın,benim canımı sıkmayın.
Beni yok etmeye çalışmayın ve pes etmeye zorlamayın!




25 Ocak 2012 Çarşamba

Hayat,sen hep dayat.


FF

Şuanki ruh halimi hangi kelimeler,
hangi şarkılar ya da hangi resimler ile ifade etmeye çalışsam bilemedim.
Öyle boktan öyle berbat bişey bu.
En çok neye üzülüyorum biliyormusunuz?
Ailemin emeklerine,ailem karşısında yaşayacağım mahcubiyete ve de kendi emeklerime.
Seneye bu lanet okuldan mezun oluyorum,hiçbir şekilde yaz tatili yapmamış olarak.
Bu senede yaz okullarında sürüneceğim bu senede yazım heba olacak bu dönemde bitip tükeneceğim.
Hayır  nerde hata yaptığımı yada neyi yanlış yaptığımı bilsem,
bende diğerleri gibi gülümseyebileceğim belki..
Elimden geleni yapıp gerisini O'na bırakıyorum ve ben gene yanılıyorum.
Ben gene göz yaşı döküyorum.
O okuldan da o okuldaki insanlardan da nefret ediyorum.
Çocukluğumdan beri hayal ettiğim ve yeteneğim olan bölümden de.
Üç yıldır kazandığım hiçbirşey olmamakla birlikte pek çok şey kaybettim.
Pek çok şey yitirdim.
Neyi nerden toparlayacağım konusunda ise hiçbir fikrim yok.
Tüm bunlara neden olan sana,dönemimi heba etmeme neden olan sana lanet olsun.
Hayatıma girdiğin güne,seni tanıdığım ve sana aşık olduğum güne lanet olsun.

23 Ocak 2012 Pazartesi

Modayla kafayı yiyenler.

Modayla kafayı yiyenler adlı yemek kitabım yakında tüm kitapçılarda sevgili izleyiciler bilginize sunarım.Hayır bu tamamiyle tarafsız bir bakış açısıyla yazılmış bir yemek kitabıdır dikkatinizi çekmek isterim.Tamam bende bayanım,tamam güzel giyinmek güzeldir,tamam güzel giyinerek her daim kendini iyi hissetmek güzeldir,tamam dikkat çekmek güzeldir.Hepsine tamam,ama bir de moda ile kafayı yiyenler var.Ya da moda ile kafayı yemiş gibi görünenler.Ve bu adına tutku dedikleri şeyi sergilemekten çekinmeyenler.Bir insanda moda tutku halini almış olabilir ama hayatında tek gerçek halini almamalıdır,moda hayatın merkezine konmamalıdır.
Modayı güzel yaşamak ve güzel hissetmek için kullanılmalı,modaya kendini kullandırtmamalı,modanın kurbanı olunmamalıdır.

21 Ocak 2012 Cumartesi

Farkındamısınız ?


Hayatı tumblr resimleri tadında yaşamak diye bir his var artık farkındamısınız ?
Blogspot’luk cümleler kurmak,facebook’luk fotoğraflar çekinmek,check in yapmalık mekanlara gitmek. Dokunmak,gerçek anlamdaki hissetmek gittikçe yok oluyor
Yedikleri içtikleri ne varsa bir de resimli haliyle sunanlar mı dersin,gittikleri her mekandan haberdar edenmi dersin. İnsanlar artık 'bakın ben böyle yaşıyorum' gösterilerinde bulunabilmek için bişeyler yapıyor sanki.
 Mutlu olmakla derinden uğraşmak varken herşeyi bu kadar göz önünde yaşamak bu kadar çok şeyi paylaşmak zorunda değilsiniz inanın.
Öyle ki Twıtter ve tmblr bana herkesın her saat başı kek-kurabiye gibi şeyler pişirip her daım mukellef sofralara oturdugunu düşündürmeye başladı.
Sizcede biraz fazla abartmıyormusunuz? Hayır bunları kesinlikle elimden hiçbir yemek ve hamur işi gelmiyor diye söylüyor değilim!
Velhasıl -bazen gerekiyor da olsa- sosyal ağların tümünde aktif olarak boy gösterenleri samimi bulmuyorum.
Sizi bilmem ama ben tehlikenin gayet farkındayım.

Hanna

’ Masumiyet çoğu zaman tehlikelidir ‘
Hanna en son izlediğim fimler arasında.
Filmdeki baş karakteri zaten ‘Cennetimden Bakarken’ filminden tanıyoruz.
Yaşı küçük olmasına rağmen oldukça yetenekli bir oyuncu. Bu filmde de gayet başarılı bir performans sergilemiş.
14 yaşında ve eski bir CIA ajanı olan babası tarafından tam bir ölüm makinası olarak yetiştirilmiş bir hanım kızımızın soğukkanlı hikayesini içeriyor filmimiz.
Oldukça hareketli başlıyor ama sonrasındaki temposu sizi sıkabilir.
Kimi yerlerde oldukça durağan.
İzlediğiniz taktirde zaman da dahil bir kaybınız olacağını sanmıyorum.
İyi seyirler.

Midnight In Paris

Bu bir aşk filmi görünümlü edebiyat ve sanat filmidir!
Midnight in Paris. Türkçe adıyla ‘Paris’te gece yarısı’.
Film tamamiyle Rachael McAdams sayesinde ilgimi çekti.
-Tamam,aşk filmi kokuyor olmasını da es geçmeyeceğim-
İzledikçe,dakikalar ilerledikçe film daha da ilgimi çekmeye başladı.
Film tam anlamıyla bir mesaj ya da vurucu bir sonla bitmiyor ama size birşeyler katıyor.
En azından Avrupa edebiyatına ait kişilikleri ve sanatçıları belki biyografilerde okuyamayacağınız özellikleriyle tanıyorsunuz.Hayatlarına dair küçük anektodlar ediniyorsunuz.
Sadece izlemiş olmak için izlemeyecek ayrıca bir takım şeylerde öğrenecek hatta geçmişe ait bir takım şahsiyetleri tanıyacaksınız.
İyi seyirler.
Bu gece güzel şarkılar dinlemek istiyorum.

... mıs gibi


Annen yada annen olmaya çalışanlar arasındaki farkı bilmiyorsundur eminimki.
Ben biliyorum.
Hiç kimse annen olamıyorum. Onu gibi bile olamıyorlar.
Aslında olmayada çabalamıyorlar. Sadece öyleymiş gibi yapıyorlar.
Annen yok iken ve hiç kimse annen olamıyorken sen anne olmak istemiyorsun.
20 'li yaşları birer ikişer atlamaya başlamışken diğerleri gibi ne gelinlik ne sahip olabileceğin bir ev ne de annelik hayallerine sahip olmadığını farkediyorsun.

Hiç bişeyin gelmediği kadar itici geliyor sana bu hayaller.
Babanın ellerini sıkı sıkı tutup o sahillerde doyasıya gezememişken,babanın sıcaklığını iliklerine kadar hissedemeden onu kaybetmişken bir başka adamın ellerini tutmak yada sıcaklığını hissetmek ne zor geliyor,bilme.
Mış gibi. hayatımdaki herkes.
Anneymiş gibi.Babaymış gibi. Ve sözde diğer yakınlar.
Kimi arkadaşmış gibi.Kimi dost.
Ve önemlisi çoğu yanımdaymış gibi.
Bir adam geldi girdi hayatıma. Sevmiş gibi.Sevgili gibi.
Güven,sevgi,şefkat,huzur ve diğer tüm duyguları sunacakmış gibi.
Ağlatmayacakmış ve daima yanımda olacakmış gibi.
Beni sadece ben olduğum gibi sevecekmiş gibi.Ama değildi,oda değildi.
Üzerken sahicilikten uzak değildi ancak.

Dünyanın geri verecemeyeceklerinin farkında ve bundan tiksiniyor dahi olsam olabilecek tüm güzel şeyler için umut besliyorum.Ümit ediyorum.Dua ediyorum.Bekliyorum.

20 Ocak 2012 Cuma

Kimse senin gözyaşına değecek kadar değerli değilse.
Benim hiç değil.
Hele sen asla değecek değilsin.
Seni bu kadar çok sevdiğim için senden de kendimden de nefret ediyorum.
Tuşlara her basışımda canımı yakan parmaklarımdan daha çok acıyor içim.
İnsanın gerçekten içi acırmış.
Seninde için acısın.
Annem gelip elini kalbimin üzerine koysa ve dinse acım.
İçimde kopanların bütününe bu itilmişlik ve onun getirdikleri ekleniyor ya ben gerçekten bitiyorum.
Ben gerçekten yok oluyorum.Bunu kimse görmüyor.
Varlığımı iterek daha da var olmaya çabalıyorsunuz ben sizi hissetmeye çalıştıkça.
Benim tek istediğim tek başıma yani olduğum gibi varlığımı sürdürebilmek.
Kimsenin varlığında mutluluğunda ya da hayatında gözüm yok.
Nolur yolumdan çekil kadın ya da çok mutsuz ol.

Göksel|Acıyor

Biraz önce dinledim albümün tamamını,çoğu çok güzel.
Acıyor,apayrı güzel.İlk dinlemede hoşa giden şarkılardan.
Videoklibide gayet güzel olmuş.İyi dinlemeler.
Uykuma itinayla gösterilen saygısızlıklardan biriyle daha açtım gözlerimi yeni güne.
Uyku perdesi daha tam olarak aralanamamış ki benim gözlerim ilk açtığımda hep yanar ışıktan,telefona bakıyorum vakit kaybetmeden,var mı bir gelen var mı bir arayan.
Tüm utanmazlıklarına,tüm hakaretlerine rağmen ben sana şefkat ve merhamet dolu bir aşkla  doluyum ya işte ben buna şaşırıyorum koca adam.
Ben seni ne ara bu kadar sevdim,ne yaparsan yap nasıl yok ettim kendi içimde böyle inan hiçbir anlam veremiyorum.
Allah kahretsinki her bir zerremle sana ait olmuşum gibi hissediyorum.
Sana tek bir kez dokunmadan bile böyle hissediyorum ya,işte bu kemiklerinin ağrıması gibi birşey.
Ki kemiklerinin ağrıması ne kötüdür bilirsin.Seni sevmeye devam ederek kendime olan saygımı yitirmemden korkuyorum.
Seni sevmeye nasıl engel olabilirim,nasıl sevmezden gelebilirim seni?
Ya da seni seviyor olduğumu nasıl unutabilirim.Olmuyor.
Uyanıyorum,banyo yapıyorum,çay kokuyorum kendime.
Gözüm masamdaki Tutunamayanlar'a ilişiyor.
Bir ay oldu başlayamadım ona.
Aynı cümleyi defalarca okuyup anlayamamak ne kötüdür bunuda bilirsin.
Durmadan güzel fimler indiriyor,güzel şarkılar keşfediyorum.
Bir tek film izlerken unutuyorum ve seni ve yapmam gereken herşeyi.
Ama tüm fimleri yarıda bırakıyor saatler sonra devam ediyor onlara yokmuş gibi davranıyorum.
Herkesin bana yaptığını bende kitaplara şarkılara filmlere ve yapmam gereken diğer şeylere yapıyorum.
Yapmam gereken şeyleri atlamak,unutmak,boşvermek konusunda yoktur üstüme bilirsin.
Bişeyler yapmalı,kurtulmalıyım sen dahil elimi kolumu bağlayan herşeyden.
Beni yıldıran herşeyden.


19 Ocak 2012 Perşembe

İntihar etmeyi hiç düşünmediyseniz,intihar etmek sizin için anlaşılır bir şey değildir.
|Sylvia Plath

18 Ocak 2012 Çarşamba

Birde blogspot var dediler geldik.

Rahatlar,yazar ve belki burada olan biten herşey için iyi ki derim.
Bir paranoyak,bir gerçek paranoyak için sanırım bundan daha iyisi olamazdı.
Kendim gibi olmamak zorunda olduğum Facebook ve twitter hesaplarımda yeterince kusamıyorum.
Başka başka hesaplara yetişecek kadar kapasiteye ise sahip değilim.
Onlar'dan kaçacak,fazla kusacak ve belki 'istediğim' olacağım.
Uzun yazmalar yok,okumayın diye.
Uzun yazmalar okunmaz bilirim,okumadım asla bilin.