30 Ocak 2012 Pazartesi

Bu gece güzel sarkılar dinleyelim vol:2




Bugece can yakan ne varsa düşünelim.
Düşünelim çünkü hiçbiri geçmeyecek ve yok olmayacak.
Hal böyle iken en azından düşünerek kendi içimizde bişeyleri halletmiş oluruz.
Kötü olan ne varsa düşünelim ve güzel şarkılar dinleyelim.

Bugün günlerden Edip Cansever.


Günaydın.

Dışarı çıkıyorsanız dikkat! çiçeklerle karşılaşmayın
Ya da koklamayın onları, iyisi mi yüzünüzü örtün şapkanızla
Ya da düşünmeyin hiç, ben bakın öyle yapıyorum
Neden diyeceksiniz, insandaki sevgiliyi eskitiyor bu çiçekler
Güneşe benzetiyorlar adamı, masaya vurmuş koyun bulutlarına
Pek tuhaf! ben de sahanda yumurtayı kıskanırım
Beni seviyorsanız dikkat! köşe başındaki camcıya sorun
O ne derse doğrudur, dalga geçmeyin adamla
Üstelik beni sevmek haşlanmış pirinçleri beyazlatır
Günaydın!

-Edip Cansever

Gün aydın olsun sizlere.Bana henüz değil.
Aslında günüm resimde göründüğü kadar güneşli de değil.
Hava bu gün bol karlı ve oldukça soğuk.
Hata üzerine hata yapıyor,düşünmeden,tartmadan saçma sapan tavırlar sergiliyorum.
Bir ev,kurulu bir düzen,
ordan oraya sürüklenmeden devam ettirilen bir yaşam,
gereksiz insanlarla gereksiz münasebetlerle bulunmadan tamamlanabilen günler.
Bunu istiyorum,bunları istiyorum sadece.
Boğuluyorum,hiçkimsesiz ve hiçbirşeysizlikten.
Arkamda kimsenin olmaması insanlara bana karşı doğruları söylememe hakkını veriyor gibi.
Yada beni durmadan hırplama,incitme.
Nolur bırakın,nolur gidin hayatımdan.
Ben siz'siz de mutluyum ve siz olmadan da var olabiliyorum.
Ama nolur ben var olabilme çabama engel olmayın,benim canımı sıkmayın.
Beni yok etmeye çalışmayın ve pes etmeye zorlamayın!




25 Ocak 2012 Çarşamba

Hayat,sen hep dayat.


FF

Şuanki ruh halimi hangi kelimeler,
hangi şarkılar ya da hangi resimler ile ifade etmeye çalışsam bilemedim.
Öyle boktan öyle berbat bişey bu.
En çok neye üzülüyorum biliyormusunuz?
Ailemin emeklerine,ailem karşısında yaşayacağım mahcubiyete ve de kendi emeklerime.
Seneye bu lanet okuldan mezun oluyorum,hiçbir şekilde yaz tatili yapmamış olarak.
Bu senede yaz okullarında sürüneceğim bu senede yazım heba olacak bu dönemde bitip tükeneceğim.
Hayır  nerde hata yaptığımı yada neyi yanlış yaptığımı bilsem,
bende diğerleri gibi gülümseyebileceğim belki..
Elimden geleni yapıp gerisini O'na bırakıyorum ve ben gene yanılıyorum.
Ben gene göz yaşı döküyorum.
O okuldan da o okuldaki insanlardan da nefret ediyorum.
Çocukluğumdan beri hayal ettiğim ve yeteneğim olan bölümden de.
Üç yıldır kazandığım hiçbirşey olmamakla birlikte pek çok şey kaybettim.
Pek çok şey yitirdim.
Neyi nerden toparlayacağım konusunda ise hiçbir fikrim yok.
Tüm bunlara neden olan sana,dönemimi heba etmeme neden olan sana lanet olsun.
Hayatıma girdiğin güne,seni tanıdığım ve sana aşık olduğum güne lanet olsun.

23 Ocak 2012 Pazartesi

Modayla kafayı yiyenler.

Modayla kafayı yiyenler adlı yemek kitabım yakında tüm kitapçılarda sevgili izleyiciler bilginize sunarım.Hayır bu tamamiyle tarafsız bir bakış açısıyla yazılmış bir yemek kitabıdır dikkatinizi çekmek isterim.Tamam bende bayanım,tamam güzel giyinmek güzeldir,tamam güzel giyinerek her daim kendini iyi hissetmek güzeldir,tamam dikkat çekmek güzeldir.Hepsine tamam,ama bir de moda ile kafayı yiyenler var.Ya da moda ile kafayı yemiş gibi görünenler.Ve bu adına tutku dedikleri şeyi sergilemekten çekinmeyenler.Bir insanda moda tutku halini almış olabilir ama hayatında tek gerçek halini almamalıdır,moda hayatın merkezine konmamalıdır.
Modayı güzel yaşamak ve güzel hissetmek için kullanılmalı,modaya kendini kullandırtmamalı,modanın kurbanı olunmamalıdır.

21 Ocak 2012 Cumartesi

Farkındamısınız ?


Hayatı tumblr resimleri tadında yaşamak diye bir his var artık farkındamısınız ?
Blogspot’luk cümleler kurmak,facebook’luk fotoğraflar çekinmek,check in yapmalık mekanlara gitmek. Dokunmak,gerçek anlamdaki hissetmek gittikçe yok oluyor
Yedikleri içtikleri ne varsa bir de resimli haliyle sunanlar mı dersin,gittikleri her mekandan haberdar edenmi dersin. İnsanlar artık 'bakın ben böyle yaşıyorum' gösterilerinde bulunabilmek için bişeyler yapıyor sanki.
 Mutlu olmakla derinden uğraşmak varken herşeyi bu kadar göz önünde yaşamak bu kadar çok şeyi paylaşmak zorunda değilsiniz inanın.
Öyle ki Twıtter ve tmblr bana herkesın her saat başı kek-kurabiye gibi şeyler pişirip her daım mukellef sofralara oturdugunu düşündürmeye başladı.
Sizcede biraz fazla abartmıyormusunuz? Hayır bunları kesinlikle elimden hiçbir yemek ve hamur işi gelmiyor diye söylüyor değilim!
Velhasıl -bazen gerekiyor da olsa- sosyal ağların tümünde aktif olarak boy gösterenleri samimi bulmuyorum.
Sizi bilmem ama ben tehlikenin gayet farkındayım.

Hanna

’ Masumiyet çoğu zaman tehlikelidir ‘
Hanna en son izlediğim fimler arasında.
Filmdeki baş karakteri zaten ‘Cennetimden Bakarken’ filminden tanıyoruz.
Yaşı küçük olmasına rağmen oldukça yetenekli bir oyuncu. Bu filmde de gayet başarılı bir performans sergilemiş.
14 yaşında ve eski bir CIA ajanı olan babası tarafından tam bir ölüm makinası olarak yetiştirilmiş bir hanım kızımızın soğukkanlı hikayesini içeriyor filmimiz.
Oldukça hareketli başlıyor ama sonrasındaki temposu sizi sıkabilir.
Kimi yerlerde oldukça durağan.
İzlediğiniz taktirde zaman da dahil bir kaybınız olacağını sanmıyorum.
İyi seyirler.

Midnight In Paris

Bu bir aşk filmi görünümlü edebiyat ve sanat filmidir!
Midnight in Paris. Türkçe adıyla ‘Paris’te gece yarısı’.
Film tamamiyle Rachael McAdams sayesinde ilgimi çekti.
-Tamam,aşk filmi kokuyor olmasını da es geçmeyeceğim-
İzledikçe,dakikalar ilerledikçe film daha da ilgimi çekmeye başladı.
Film tam anlamıyla bir mesaj ya da vurucu bir sonla bitmiyor ama size birşeyler katıyor.
En azından Avrupa edebiyatına ait kişilikleri ve sanatçıları belki biyografilerde okuyamayacağınız özellikleriyle tanıyorsunuz.Hayatlarına dair küçük anektodlar ediniyorsunuz.
Sadece izlemiş olmak için izlemeyecek ayrıca bir takım şeylerde öğrenecek hatta geçmişe ait bir takım şahsiyetleri tanıyacaksınız.
İyi seyirler.
Bu gece güzel şarkılar dinlemek istiyorum.

... mıs gibi


Annen yada annen olmaya çalışanlar arasındaki farkı bilmiyorsundur eminimki.
Ben biliyorum.
Hiç kimse annen olamıyorum. Onu gibi bile olamıyorlar.
Aslında olmayada çabalamıyorlar. Sadece öyleymiş gibi yapıyorlar.
Annen yok iken ve hiç kimse annen olamıyorken sen anne olmak istemiyorsun.
20 'li yaşları birer ikişer atlamaya başlamışken diğerleri gibi ne gelinlik ne sahip olabileceğin bir ev ne de annelik hayallerine sahip olmadığını farkediyorsun.

Hiç bişeyin gelmediği kadar itici geliyor sana bu hayaller.
Babanın ellerini sıkı sıkı tutup o sahillerde doyasıya gezememişken,babanın sıcaklığını iliklerine kadar hissedemeden onu kaybetmişken bir başka adamın ellerini tutmak yada sıcaklığını hissetmek ne zor geliyor,bilme.
Mış gibi. hayatımdaki herkes.
Anneymiş gibi.Babaymış gibi. Ve sözde diğer yakınlar.
Kimi arkadaşmış gibi.Kimi dost.
Ve önemlisi çoğu yanımdaymış gibi.
Bir adam geldi girdi hayatıma. Sevmiş gibi.Sevgili gibi.
Güven,sevgi,şefkat,huzur ve diğer tüm duyguları sunacakmış gibi.
Ağlatmayacakmış ve daima yanımda olacakmış gibi.
Beni sadece ben olduğum gibi sevecekmiş gibi.Ama değildi,oda değildi.
Üzerken sahicilikten uzak değildi ancak.

Dünyanın geri verecemeyeceklerinin farkında ve bundan tiksiniyor dahi olsam olabilecek tüm güzel şeyler için umut besliyorum.Ümit ediyorum.Dua ediyorum.Bekliyorum.

20 Ocak 2012 Cuma

Kimse senin gözyaşına değecek kadar değerli değilse.
Benim hiç değil.
Hele sen asla değecek değilsin.
Seni bu kadar çok sevdiğim için senden de kendimden de nefret ediyorum.
Tuşlara her basışımda canımı yakan parmaklarımdan daha çok acıyor içim.
İnsanın gerçekten içi acırmış.
Seninde için acısın.
Annem gelip elini kalbimin üzerine koysa ve dinse acım.
İçimde kopanların bütününe bu itilmişlik ve onun getirdikleri ekleniyor ya ben gerçekten bitiyorum.
Ben gerçekten yok oluyorum.Bunu kimse görmüyor.
Varlığımı iterek daha da var olmaya çabalıyorsunuz ben sizi hissetmeye çalıştıkça.
Benim tek istediğim tek başıma yani olduğum gibi varlığımı sürdürebilmek.
Kimsenin varlığında mutluluğunda ya da hayatında gözüm yok.
Nolur yolumdan çekil kadın ya da çok mutsuz ol.

Göksel|Acıyor

Biraz önce dinledim albümün tamamını,çoğu çok güzel.
Acıyor,apayrı güzel.İlk dinlemede hoşa giden şarkılardan.
Videoklibide gayet güzel olmuş.İyi dinlemeler.
Uykuma itinayla gösterilen saygısızlıklardan biriyle daha açtım gözlerimi yeni güne.
Uyku perdesi daha tam olarak aralanamamış ki benim gözlerim ilk açtığımda hep yanar ışıktan,telefona bakıyorum vakit kaybetmeden,var mı bir gelen var mı bir arayan.
Tüm utanmazlıklarına,tüm hakaretlerine rağmen ben sana şefkat ve merhamet dolu bir aşkla  doluyum ya işte ben buna şaşırıyorum koca adam.
Ben seni ne ara bu kadar sevdim,ne yaparsan yap nasıl yok ettim kendi içimde böyle inan hiçbir anlam veremiyorum.
Allah kahretsinki her bir zerremle sana ait olmuşum gibi hissediyorum.
Sana tek bir kez dokunmadan bile böyle hissediyorum ya,işte bu kemiklerinin ağrıması gibi birşey.
Ki kemiklerinin ağrıması ne kötüdür bilirsin.Seni sevmeye devam ederek kendime olan saygımı yitirmemden korkuyorum.
Seni sevmeye nasıl engel olabilirim,nasıl sevmezden gelebilirim seni?
Ya da seni seviyor olduğumu nasıl unutabilirim.Olmuyor.
Uyanıyorum,banyo yapıyorum,çay kokuyorum kendime.
Gözüm masamdaki Tutunamayanlar'a ilişiyor.
Bir ay oldu başlayamadım ona.
Aynı cümleyi defalarca okuyup anlayamamak ne kötüdür bunuda bilirsin.
Durmadan güzel fimler indiriyor,güzel şarkılar keşfediyorum.
Bir tek film izlerken unutuyorum ve seni ve yapmam gereken herşeyi.
Ama tüm fimleri yarıda bırakıyor saatler sonra devam ediyor onlara yokmuş gibi davranıyorum.
Herkesin bana yaptığını bende kitaplara şarkılara filmlere ve yapmam gereken diğer şeylere yapıyorum.
Yapmam gereken şeyleri atlamak,unutmak,boşvermek konusunda yoktur üstüme bilirsin.
Bişeyler yapmalı,kurtulmalıyım sen dahil elimi kolumu bağlayan herşeyden.
Beni yıldıran herşeyden.


19 Ocak 2012 Perşembe

İntihar etmeyi hiç düşünmediyseniz,intihar etmek sizin için anlaşılır bir şey değildir.
|Sylvia Plath

18 Ocak 2012 Çarşamba

Birde blogspot var dediler geldik.

Rahatlar,yazar ve belki burada olan biten herşey için iyi ki derim.
Bir paranoyak,bir gerçek paranoyak için sanırım bundan daha iyisi olamazdı.
Kendim gibi olmamak zorunda olduğum Facebook ve twitter hesaplarımda yeterince kusamıyorum.
Başka başka hesaplara yetişecek kadar kapasiteye ise sahip değilim.
Onlar'dan kaçacak,fazla kusacak ve belki 'istediğim' olacağım.
Uzun yazmalar yok,okumayın diye.
Uzun yazmalar okunmaz bilirim,okumadım asla bilin.